| Genel Kültür|General Culture | , | Kültür Sanat|Cultural Arts | , | Bilgi|Info | , | Etkinlikler|

Hürriyet

23 Nisan 2015 Perşembe

Albert EINSTEIN’ ın Oğluna Mektubu ve Öğrenmenin Sırrı

Albert EINSTEIN ın Oğluna Mektubu ve Öğrenmenin Sırrı
 

Adam EINSTEIN beyler! tespitinin üzerine söylenebilecek hiçbir şey yok. Bu lafı yiyen, altından kalkamaz, ortamda kısa bir sessizlik oluşur. Kapağı alanın uzay – zaman dengesinde kayma başlar, özgül ağırlığı düşer, gözünün önünden slow motion ışık hüzmeleri geçer…
Albert EINSTEIN, Özel Görelilik ve İzafiyet Teorisi, kütle – ışık – zaman ilişkisi, hepsinin ötesinde evrenin nasıl var olabildiği gibi konular üzerinde çalışmalar yapmış, çağımızın tartışmasız en önemli bilim insanı.
Hani hepimiz küçükken düşünürdük ya (biz hâlâ düşünüyoruz), radyonun içinden nasıl ses çıkıyor? Orada bir şeyler var ama nasıl oluyor da oluyor, o ses bize nasıl geliyor? İşte bu tip bilim çıldırtan soruların en basit cevapları da Albert EINSTEIN’da.
Asrın bilim insanından insan yaşamına ve başarıya dair en yalın tavsiyeler için Einstein’ın oğluna yazdığı mektuba kısaca göz atalım.
Yıl 1915, Albert EINSTEIN 36 yaşında ve çalkantılı bir ilişki yaşadığı eşi Mileva’dan ayrı olarak Berlin’de yaşıyor. Görelilik kuramını henüz bitirmiş ve hızla dünya çapında bir şöhret olma yolunda. Mektubu iki oğlundan biri olan 11 yaşındaki Hans ALBERT’ e cevap olarak yazıyor.
Sevgili ALBERT, mektubunu aldım ve çok sevindim
Bir daha bana yazmayacağından korkar hale gelmiştim. Zürih’e geldiğimde bana benimle Zürih’de görüşmenin biraz saçma ve garip olduğunu söylemiştin. Ben de bundan sonraki görüşmemizin kimsenin bizi rahatsız edemeyeceği başka bir yerde olmasının daha iyi olacağını düşündüm.
Not: Albert EINSTEIN’ın bir zamanlar deliler gibi aşk yaşadığı eşi Mileva’yla boşanması ve ardından yaşanan bir takım tatsız olaylar, mektuba bu şekilde bir giriş yazmasına sebep olarak gösterilebilir. Bu mektup aynı zamanda Albert EINSTEIN’ın çocuklarına karşı ilgisiz ve duyarsız kaldığı yönündeki iddiaları da boşa çıkarıyor.
Her yılın en azından bir tam ayını birlikte geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum

Böylece aslında sana ne kadar düşkün ve aslında seni kadar çok seven bir baban olduğunu fark edeceksin.
Benden, başka hiç kimseden öğrenemeyeceğin güzellikte ve değerde şeyler öğrenebilirsin

Onca yorucu çalışmamdan sonra elde ettiklerim sadece yabancıların değil kendi öz oğullarımın da işine yaramalı.
Son günlerde hayatımın en güzel çalışmalarından birini bitirdim

Biraz daha büyüdüğünde sana bunu daha detaylı anlatacağım. (İzafiyet teorisinden bahsediyor; Albert EINSTEIN’ın oğlu olmak diye bir liste mi yapsak?)
Piyano derslerinden zevk almana çok sevindim

Piyano ve marangozluk işlerinin senin yaşındaki genç bir insan için bir şeyler öğrenmenin en iyi yolları olduğunu düşünüyorum; hatta bence bunlar okuldan bile daha önemli.
Piyanoda hoşuna giden şeyleri çalmaktan kendini alıkoyma

Öğretmenin seni bu yöne sevk etmeyebilir. Olsun, sen yine de sevdiğin parçalara da zaman ayır.
Keyif alarak bir şey yapıyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsan, bu öğrenmenin en iyi yoludur

Mesela ben kendimi işime öylesine kaptırıyorum ki, öğle yemeğini kaçırdığımı çok sonra fark ediyorum.
Tete (kardeşi) ve seni öpüyorum.
Annenize selamlar…
Mektubunu bu şekilde sonlandıran Albert EINSTEIN bugüne kadar evrenin sırlarına ve zamanda yolculuğa dair en net çıkarımları yapan bilim insanı

Doğruluğu ispatlanan ve yanlışlığı ispatlanamayan birçok çalışması olan bu üstün zeka, aynı zamanda dünyanın en karmaşık teorilerini bir kaç cümleyle özetleyebilmesiyle de hayli kafa bir abimiz.
Mesela karmaşık çalışmalarını içinde E=mc² gibi formüller olmadan şöyle açıklıyor

Elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir. İzafiyet budur.
İşte aşık olduğumuzda zaman kavramının nasıl da göreceli hale geldiğinin E=mc² olmadan, tanımı.
Söz konusu olan kuramsal fizik değil de bizi çevreleyen günlük yaşam olduğunda Albert EINSTEIN da hayli normal bir insan

Elinde kendi kuklasıyla

Teorileri için dünyanın birçok prestijli üniversitesinde, dünyanın en prestijli bilim insanlarının beynini yakan Albert EINSTEIN’ ın oğluna verdiği nasihat, insan yaşamında mutluluğa ve başarıya dair hayli yalın bir noktadan başlıyor: Ne istediğini ve neyi sevdiğini bilmek. Dünyanın en önemli bilim insanının bir Gandhi hayranı olduğu da biliniyor. Olaylara ve insanlara karşı hayli basit ve sıradan çözümleri bunun kanıtı gibi.

Albert EINSTEIN 1943 yılında Princeton’da yakın çekim görüntüleri



1921 yılında fotoelektrik etki üzerine çalışmaları nedeniyle Nobel Fizik Ödülü’ ne layık görülen Albert EINSTEIN, Nazi Partisi’nin iktidara yükselişi nedeniyle 1933’ te Almanya’yı terk etti ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti. 1955 yılında ömrünün geri kalanını geçirdiği Princeton’da hayatını kaybetti.

2 Nisan 2015 Perşembe

Oyle Gunler Gordum ki — Sabahattin ALİ —1933—Atsiz Mecmua, Sh.2—Kaynak: Daglar ve Ruzgar, Kurbaganin Serenadi ve Oteki Siirler—Sabahattin ALİ—1991—CemYAYINLARI—2014—Yapı KrediYAYINLARI

Sabahattin ALİ BUYUK OYKUCUMUZU OLUMUNUN 67. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ…   |02.04.1948  02.04.2015 |

Sabahattin Ali 2 Nisan 1948'de 67 yıl Önce Kırklareli'nin Sazara köyü yakınlarında 41 yaşında öldürülnüştü..

Sabahattin Ali


Öyle Günler Gördüm ki  Sabahattin ALİ

Öyle Günler Gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.

Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.

Öyle Günler Gördüm ki, duvarlar gelir dile,
Gözümde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:

Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.

Öyle Günler Gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.

Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.

Öyle Günler Gördüm ki, tabanca sakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanağımda,
Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi

Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.

Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur

Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.

Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.

Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.

Öyle Günler Gördüm ki  Sabahattin ALİ
Öyle Günler Gördüm ki  Sabahattin ALİ 1933Atsız Mecmua, Sh.2Kaynak: Dağlar ve Rüzgar, Kurbağanın Serenadı ve öteki şiirlerSabahattin ALİ1991CemYAYINLARI2014Yapı KrediYAYINLARI

|Sabahattin ALİ|
|25.02.1907EğridereBulgaristan  02.02.1948SazaraKırklareli |
|Türk OykücüYazarŞairOğretmenGazeteci|

1 Nisan 2015 Çarşamba

Defneler Ölmez! — Rifat ILGAZ — Cide—1978—Kaynak: Kulagimiz Kiriste—1983—Rifat ILGAZ—Butun Siirleri 1927—1991 —CinarYAYINLARI

Rıfat ILGAZ HABABAM SINIFI ROMANININ USTASINI DOGUMUNUN 103. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ…   |07.05.1911  07.07.1993 |
Rıfat ILGAZ
07 Mayıs 2014 Çarsamba
……Defneler Ölmez!  Rıfat ILGAZ

……Defneler Ölmez!  Rıfat ILGAZ

Bir mevsim var ki üşütür yeşilliğimi
Ben geceyle gündüzü bilirim yılları değil.
Ölümsüzlüğü getirdim kıyılarınıza
Düşlerimde hep uzak denizler Kıyılar
Gidemem, bağlıyım toprağıma.

Dalımla yaprağımla, ben
Bir savaş simgesiyim oysa
İnsan kardeşlerimin gözünde!
Utkular düşleyen başlar için
Bir çelenk!

Savaşlar, soykırımlar gördük,
İskenderler, Sezarlar,
Ne atlar kaldı onlardan, ne meydanlar
Gittiler, yıkılıp birer birer,
Biz kaldık.
En kıraç topraklarda tutunduk,
Biz Defneler.

Dal kırılır, yaprak dökülür
Ölür mü acılara katlanmasını bilenler,
Direnenler tüm kırımlara karşı
Ölmez sevgiden yana olanlar
Defneler Ölmez!

Defneler Ölmez!  Rıfat ILGAZ
Defneler Ölmez! Rıfat ILGAZ Cide1978Kaynak: Kulağımız Kirişte1983Rıfat ILGAZBütün Siirleri 19271991 ÇınarYAYINLARI Hep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da..
Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da..
Sevgi dolu değilim, nefret dolu da..
Barışçıyım, biraz da savaşçı..
Biraz güçlüyüm, biraz zayıf..
Biraz iyiyim, biraz kötü..
İyi, kötü.. İnsanım..

*William ShakespeareHep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da..
Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da..
Sevgi dolu değilim, nefret dolu da..
Barışçıyım, biraz da savaşçı..
Biraz güçlüyüm, biraz zayıf..
Biraz iyiyim, biraz kötü..
İyi, kötü.. İnsanım..

*William Shakespear


|Rıfat ILGAZ|
|07.05.1911Cide 07.07.1993İstanbul|
|TürkSairRomanOyküYazarı OyunYazarı ve Hababam Sınıfı Yazarı|