| Genel Kültür|General Culture | , | Kültür Sanat|Cultural Arts | , | Bilgi|Info | , | Etkinlikler|

Hürriyet

8 Mart 2016 Salı

| 08 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü Kutlu Olsun |


| 08 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü Kutlu Olsun |
08 Mart Salı 2016


| 08 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü |

Poster for Women's Day, 08.March.1914 08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü |
| 08 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü |
8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü’nün tarihçesi çok hazindir. 18. yüzyılda doğan, bir yüzyıl içinde dünyanın tüm köşelerine yayılan ve pervasızca daha fazla sömüren vahşi kapitalizmin insanlık dışı bir uygulamasına tepkidir Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü8 Mart 1857'de ABD’de Cotton tekstil fabrikasında çalışan kadın dokuma işçileri ağır çalışma koşullarını protesto etmek için greve başlarlar. Grevi kırmak ve başka alanlara da yayılmasını engellemek için acımasızca müdahale edilir ve dokuma işçileri Fabrikaya kilitlenir. Bu sırada gözü para kazanma hırsından başka bir şey görmeyen kapitalistlerin neler yapabileceğini gösteren bir olay yaşanır:
Fabrika yanmaya başlar. Fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı yangından kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan çıkamayan veya fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşamayan 129 kadın işçi yanarak can verir…
Bu olay Avrupa’da ve Amerika’da daha önceki yüzyıllarda yaşanan “Cadı Avcılığı”nın modern bir tekrarıdır; dahası Batı’nın (ve kapitalizminin) kendini tehlikede hissettiğinde neler yapabileceğini gösterir…
Takip eden yıllarda kadınlar sömürüye karşı örgütlenmeye başlar. 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Kadınlar Günü gündeme alınır ve kabul edilir. Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başlar. İlk yıllarda belirli bir tarih saptanmamış olmasına karşın, her yıl ilkbaharda kutlanır. Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Gününün 8 Mart olarak saptanması 1921’de Moskova’ da gerçekleştirilen 3. Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Konferansında kararlaştırılır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ise 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul eder…
Kadınlar dün olduğu gibi bugün de ikinci sınıf insanlar olarak görülmekte, dövülmekte, işkenceye tabi tutulmakta, tecavüze uğramakta, sömürülmekte, cinsel birer obje olarak kullanılmakta ve metalaştırılmaktadır lar. Bu insanlık dışı durumun baş sorumlusu tüm varlığı metalaştıran, insanlar arasındaki her türlü ahlaksal, toplumsal, insancıl ilişkiyi yok eden ve ekonomik ilişkiye dönüştürerek değersizleştiren mevcut ekonomik sistemdir…
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, hakim anlayış tüm dünyada kadınlarla ilgili gündemi çarpıtıyor, 8 Mart’ın içini boşaltıyor ve hatta bugün de bile kadınlığı kullanarak sömürüsünü sürdürüyor…
Bugün yani 8 Mart gününde, Cotton tekstil fabrikasında canlarına kıyılan kadınlar hatırlanmıyor, anılmıyor ve kasıtlı olarak gözlerden uzak tutuluyor; savaşlar, işkenceler ve sömürüler konuşulmuyor; emperyalizmin yüzyıllar boyunca süren ve günümüzde şiddetlen saldırıları kınanmıyor; kadınları aşağılayan ve sömüren hakim yapıların üstü örtülüyor ve korunuyor. Tüm bunları yapanlar ne yazık ki, dil ucuyla 8 Mart’ta kadın haklarından söz ediyor. Kimi çevreler de, kadın sorunu ya da kadın hakları denince hemen konuyu genel insan haklarına ve insanlık sorununa çekmeye çalışıyor. Bu tür bir çaba ve telaş, söz konusu kişilerin kadınların karşı karşıya bulundukları sorunların üstünü örtmek ve geçiştirmek amacını güttüklerini gösteriyor. Kısacası ikiyüzlülük hakimiyetini sürdürüyor…
Savaşların, sömürü mekanizmalarının, emperyalizmin, hiyerarşik yapıların, her türlü antidemokratik tutum ve yapının, ayrımcılığın, ırkçılığın, yabancılaşmanın, eşitsizliğin gündeme alınmadığı bir ortamda kadın hakları da, kadınlar günü de, sömürüsüz bir dünya da ancak söylem düzeyinde kalacaktır…
Gerçeklerin tüm yalınlığıyla konuşulabildiği, insanların maskelerin arkasına saklanmadığı, tüm insanlığın sömürüye, tahakküme, emperyalizme, savaşa direndiği bir dünya özlemiyle, sömürünün yanında yer almayan tüm kadınların dünya kadınlar gününü kutluyoruz…
8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün kadınlar tarafından ve / ya da kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır…
Kadınlar Günü`nün anası Clara ZETKIN
Clara ZETKIN (EISSNER) | Devrimci Sosyalist Alman Politikacısı ve Kadın Hakları Savunucusu. |
Clara ZETKIN (EISSNER) | 28.005.07.1857Almanya — 20.06.1933Almanya |
| Clara ZETKIN (EISSNER) | 1897 — Bust of Clara Zetkin in Dresden Devrimci Sosyalist Alman Politikacısı ve Kadın Hakları Savunucusu. |
Clara ZETKIN (EISSNER) | 28.005.07.1857Almanya — 20.06.1933Almanya |
Tarihte belgelenen ilk kadın hareketi 1909`da New York`ta gerçekleşti. Bu günü dünyaya kabul ettiren kişi ise Clara Zetkin`di. 98 yıl önce 20 bin kadın işçi, çalışma koşullarını ve adaletsiz ücretleri kınamak için grev yaptılar. Şubat 1910`a kadar süren grev sırasında polis 700 kadar kadını tutukladı.Dünya Kadınlar Günü`nün asıl mimarı kuşkusuz 1907`de Uluslararası Sosyalist Kadınlar gününü organize eden Clara Zetkin.Zetkin tüm sosyalist partileri kadınların oy hakkı için mücadele etmeye çağırmış, kadın haklarının korunması için mücadele vermişti. 1908 yılında New York Sosyal Demokrat Kadınlar Birliği bu çağrıya uyarak büyük bir gösteri gerçekleştirdi. 1910 yılında Kopenhag`daki Sosyalist Kadınlar 2.Enternasyonal Konferansı`nda Zetkin, uluslararası bir kadınlar günü olmasının gereğini savundu ve katılımcıları ikna etti.19 Mart 1911`de de Avrupalı sosyalistler ilk kez bir uluslararası kadınlar gününü kutlayarak, İsviçre, Avusturya, Danimarka ve Almanya `da yaşayan bir milyondan fazla kadına eşit haklar sağlanması için seslerini yükseltti…
İlk Dünya Emekçi Kadınlar Günü protestolarından... Kadınlar ve hatta erkekler bu günü `Kadınlar gökyüzünün yarısını elinde tutuyor` pankartlarıyla kutlamıştı. Rus sosyalist kadınlar 23 Şubat 1917`de Petrograd`da yapılan bir kadın hakları protestosunda `ekmek ve barış” sloganlarıyla polisle çatıştı. Eski Rus takviminin 23 Şubat günü, Sovyet Devrimi`nden sonra kabul edilen Bati takvimindeki 8 Mart`a rastladığından, 1918`den itibaren Kadınlar Günü8 Mart`ta kutlanmaya başlandı. Vladimir Lenin 1922`de Uluslararası Kadınlar Günü`nü bir komünist bayramı olarak ilan etti…
2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş yıllarında adeta yok olmaya yüz tutan kadın hareketi, 1960`ların sonunda tekrar canlandı. BM`nin 1975 yılını kadın yılı olarak ilan etmesi ve bunu takiben 1975-1985 arasının kadınların on yılı olarak açıklanması harekete gönül verenleri yüreklendirdi. 1977`de UNESCO`nun 8 Mart`ı Dünya Kadınlar Günü olarak açıklamasından bu yana bu gün dünyanın her yerinde Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. 8 Mart sadece kadınları hatırlamaya değil, kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, ve kadına karşı şiddet gibi sorunlarında tartışılmasına vesile oluyor…
Clara ZETKIN (EISSNER)
Clara ZETKIN (EISSNER) (05.07.1857 — 20.06.1933) Devrimci sosyalist Alman politikacısı ve kadın hakları savunucusu…
1917`ye kadar Almanya Sosyal Demokrat Partisi`nde aktif olarak çalıştı, daha sonra Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi`ne (USDP) katıldı ve Spartakusbund'un kurucuları arasında yer aldı, bu birlik 1919`da Almanya Komünist Partisi (KDP) oldu. 1920`den 1933`e kadar Reichstag`da partisini temsil etti…
YASAMI
Zetkin, Saksonya eyâleti`nde dünyaya geldi. Öğretmenlik eğitimi aldı, 1874`ten itibaren Almanya`daki kadın hareketi ve işçi hareketi ile ilişki içerisinde bulunmaya başladı. 1878`de Almanya Sosyalist İşçi Partisi`ne (SAP) katıldı…
Bismarck`ın 1878`de sosyalist hareketi yasaklaması üzerine, 1882`de Zürih`e, daha sonra Paris`e sürgüne gitti. Clara Eissner, 1889`da ölen sevgilisi Ossip Zetkin`inin (çiftin iki erkek çocuğu bulunuyordu) soyadını edindi. 1899`da bir kere daha evlendi ve 1928`e kadar 19 yıl evli kaldı
Clara ZETKIN (EISSNER) | ve Rosa LUXEMBURG — 1910 |
Clara Zetkin, SPD`den de yakın arkadaşı Rosa Luxemburg ile birlikte devrimci radikal solun önde gelen isimleri arasında yer aldı. Revizyonizm tartışmasında Luxemburg ile birlikte Eduard Bernstein`i eleştirdi…
Zetkin kadınların oy hakkı ve fırsat eşitliği gibi konularda kadın politikasına da eğildi. Sosyal-demokrat kadın hareketini geliştirmeye çalıştı, 1891`den 1917`ye kadar SDP`nin kadın gazetesi Die Gleichheit`in editörlüğünü yaptı. 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Clara Zetkin8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele" olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi…
Clara Zetkin, I. Dünya Savaşı sırasında Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg ve diğer etkili SDP politikacılarıyla birlikte partinin Burgfrieden politikasına, savaş döneminde grev yapılmayacağına ve hükümetin ve savaşın eleştirilmeyeceğine dair geçici bir barış anlaşması denebilir, karşı çıktı. Savaş karşıtı görüşlerinden dolayı defalarca tutuklandı, gene de Berlin`de 1915 yılında savaş karşıtı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansını düzenledi…
Ocak 1919`da Almanya Komünist Partisi kuruldu. Zetkin partiyi 1920-1933 arası Reichstag da temsil etti. Lenin`le 1920`de "Kadın Sorunu" üzerine bir görüşme gerçekleştirdi. 1924`de kadar KDP`nın merkez ofis üyesi, 1927`den 1929`a kadar partinin merkes komitesi üyesi oldu. 1921`den 1933`e kadar Komintern`in idari komitesinde yer aldı. Ağustos 1932`de kıdeminden dolayı başkanı olduğu Reichstag`da Nasyonal Sosyalizm ile savaşılması gerektiği çağrısında bulundu…
Adolf Hitler`in Almanya Komünist Partisi`ni Reichstag yangınından sonra yasaklamasıyla Zetkin ömrünün son zamanlarını Sovyetler Birliği`nde sürgünde geçirdi, 1933`te Moskova`da kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti ve burada defnedildi

Clara ZETKIN (EISSNER) | Stamp of the GDR |


Clara ZETKIN (EISSNER) | Banknote of the GDR |

Birleşene kadar Doğu Almanya`nın on mark banknotlarının üstünde fotoğrafı yer aldı…738)
Feminizim
Feminizm sozcugu ‘femina’ Latince kadin anlamina gelen sozcukten turemistir. 19.yy'da baslayip içinde yasadıgımız yuzyılda kadının toplumsal konumunun inanilmayacak kadar hizla degismesi ile ilgilidir. İlk örgütlü kadın hareketi feminizm adıyla tanınmıştır. Venus planeti sembolu ayni zamanda Feminizm hareketinin sembolu dur…
Feminism anlayisi bir çok kisi ve çevre tarafindan yanlis yorumlanip farkli bir prspectiv açisi verilmek istensede (ornegin erkek dusmanligi) feminizm etkinligi sadece beli bir kesim kadinin sistemin olusturdugu esitsizliklere bas kaldiri ve erkek egemenligini kirma, kadin ve erkek esitligini saglamayi amaçlar. Feminizm dusuncesi politik, filozofik ve sosyal yolardan kadin hakrainin, sosyete içinde aranmasidir. Feminizm dusuncesi kadin statusunun toplumda ve geleneklerden dolayi olusan cins esitsizligini ortadan yok etmeyi hedefler. Feminizm yeni sosyal iliskiler gelistirme ve kadin haklarini gelistirmkte yeni aletler olusturur. Feminizm gunluk hayatta kadinin karsilastigi haksizliklari ortadan kaldirmayi amaçliyan bir savas olarakta tabir edilebilir. Feminizm daha çok kadinlar tarafindan savunulan bir etkinlik olsada, bir çok erkeginde destegini almaktadir. Feminizm sadece kadinin sosyal, ekonomik, politik haklarini degil ayni zamanda kadin kisiliginide kadinin kendine bakis açisinida gelistirmeyi hedefler. Feminizm « insanlar politik olmalidir » fikrini savunur ve bu temelde kadini yapilastirmayi, kadin (birey) kendi bedeni ve ruhu uzerinde, tek hak sahibidir ve kendi ayaklari uzerinde durmali, vebunun için gerekli egitimi, alt yapiyi sunar…
Feminizm kadinlara toplum içinde yeni bir konum tanimlamis, kadina ev disinda da yeni çalisma alanlari yarattigi için sosyal bir akim haline glmesine neden olmustur. Unutulmamalidir ki bundan çok kisa bir sure once kadinlara hiç bir hak taninmamaktaydi, kadinin oy kulanma, okuma, esinden bosanma, çalisma vs gibi bir çok hakki yoktu, butun bu hizli degisiklikler, olup bitteni anlama ve daha once kimsenin aklina gelmiyen alanlarda kadinin kendine yer açma amaciyla hem akedemik hem politik bir içerigi olan feminizmin sayesindedir…
Feministlerin tek amaci kadinlarin sosyal hayatta erkeklerle esit haklara sahip olmasini saglamaktir. Esitlik kavramida bir çok kisi ve çevre tarafindan yanlis anlasilmakta, yanlis yorumlanmaktadir. Feminizm de istenen esitlik fiziksel veya biyolojik bir esitlik degildir, toplum içinde erkekler için uygulanan erkeklere verilip kadinlara verilmiyen haklari talep etmektedirler, ornegin ayni isi yapan bir kadinnin ayni isi yapan bir erkekle ayni parayi almasi, tek basina taciz edilmeden ozgurce dolasma haki gibi taleplerdir istedikleri anlasilmasi zor ‘esitlik’ istekleri degildir, bu esitlik kavrami çarpitilmalidir.Femi nizm akimi insanligin yani kadin ve erkegin esir yaratilmasindan sonra kadinin elinden alinan tum haklari yeniden taleb eden, asil amaci insanlikta esitligi saglamak olan ve herkes tarafindan desteklenmesi gereken bir akimdir.Kadinin hala bazi haklara sahip olmadigini asagida yapilan bir arastirmanin sonuclarindan anliyabiliriz…
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre; 

1- Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. 
2- Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3- Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4- Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler…
Kaynak- National Ansiklopedi
Dünya Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart tarihinde tüm dünyada kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal haklarının kazanılmasının kutlandığı özel bir gün. Çıkış noktası Eski Sovyetler Birliği’ndeki siyasi bir etkinlik olan 8 Mart, zaman içerisinde uluslararası arenada kutlanan özel bir gün yapısına ulaştı…
Dünya Kadınlar Günü, özel günler bakımından değerlendirdiğimizde, bayanlara olan sevgi ve saygının ifade edilmesi bakımından Anneler Günü ve Sevgililer Günü ile benzer noktalar taşısa da yapısı itibariyle biraz daha siyasi ve insan haklarına yönelik bir duruşa sahip…
Dünya Kadınlar Günü ilk defa Amerika Birleşik Devletleri’nde 28 Şubat 1909 tarihinde Amerikan Sosyalist Partisi’nin bir ilanında bir dikkati çekti. Bir şehir efsanesine göre ise Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart 1957 tarihinde New York’ta tekstil sektörü kadın çalışanları, zor çalışma koşullarına karşı haklarının iyileştirilmesi için toplanarak bir protesto gerçekleştirdi. Protesto, polis gücü tarafından dağıtıldı ve 2 yıl sonra aynı gün yine aynı topluluktan kadınlar bir araya gelerek sendikalaştı. 8 Mart’ın çıkış noktası da bu olaya dayanıyor

Clara ZETKIN (EISSNER) | 28.005.07.1857|
2009 yılına yani bugüne gelip de 8 Mart kutlamalarına baktığımızda, bu özel günün Arnavutluk, Cezayir, Ermeniztan, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Brezilya, Burkina Faso, Kamerun, Çin , Kuba, Gürcistan, İtalya, İsrail, Laos, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Moldovya, Moğolistan, Karadağ, Romanya, Rusya, Sırbistan, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, Özbekistan, Vietnam ve Zambiya’da ulusal gün kabul görerek tatil ilan edildiğini görüyoruz…
Dünya Kadınlar Günü, bu ülkelerde tatil olarak kutlanmasının yanı sıra erkeklerin, hayatlarındaki anne, eş, kız çocuk, kız arkadaş ve meslektaşları gibi özel kadınlara çiçek ve küçük hediyeler verdikleri bir yapıya da sahip. Hatta Romanya gibi bazı ülkelerde Anneler Günü’ne benzer olarak bu listedeki bayanlara ilaveten anne, büyük anne gibi büyüklere de hediyelerin verilmesi geleneği uygulanıyor…
Bu yılki kutlamalar çerçevesinde ise Kızılhaç Uluslararası Komitesi, Dünya Kadınlar Günü’nde savaş halindeki ülkelerde yaşayan kadınların sağlık koşullarının tehlike altında olduğuna dikkat çekilmesi gerektiğine dair uyarılarda bulundu. UNICEF verileri doğrultusunda, savaşın hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların, hamilelik ve doğuma bağlı nedenlerle hayatlarını kaybetme oranı diğer ülkelerden tam 300 kat daha fazla olduğu biliniyor…
Tüm dünyada kadınların uygun koşullar altında ve güvenle yaşadıklarını göreceğimiz günlerin çok yakında olması dileğiyle



Dünya Kadınlar Gününün 8 Martta Kutlanma Nedeni

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921′de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960′lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığının yazılmaması ayrıca dikkat çekicidir…
8 Mart Niçin Emekçi Kadınlar Günüdür?
Bu yazıda, 8 Mart’ı niçin emekçi kadınların mücadele günü olarak ele aldığımızı ayrıntılı bir şekilde irdelemeye çalışacağız…
Ama ilk önce, tüm dünyada ezilen, sömürülen kadınlarımıza ithaf edilen 8 Martımızda, bizleri derinden etkileyen ve isyan ettiren iki olayı, Ceylanpınar’da boğularak ölen tarım işçisi kadınlarımızın ve 2005 yılının Aralık ayında Bursa’da tekstil fabrikasında gece vardiyasında çıkan yangında ölen kadınlarımızın başına gelenleri hatırlayalım/hatırlatalım…
Bu katliamları, bu kıyımları protesto ediyoruz. Bunların olmaması için her adımı atacağımızı bir kez daha belirtiyoruz!
Ölen, yanan kadınlarımıza içimiz yanarken, hakları için örgütlenen, greve çıkan, kadın/erkek tüm emekçilere dersler öğreten Novamed işçisi kadınlarımızın da yüreklerimizi kabarttığını, bizlere güven kazandırdığını yaşayarak görüyoruz. Novamed’deki kadın işçilerin direnişini selamlıyor ve baskılara son verilene kadar bu grevlerini destekliyoruz!
Bizi derinden etkileyen bu olayları aktarırken, kadın emeğinin istismarının gün geçtikçe artmakta olduğunu da belirtelim. Çünkü, bu dönem neo-liberal bir yönelim izleyen kapitalizmin, emek sömürüsünü olabildiğince arttırdığı bir dönem. Esnekleşme, enformelleşme (kayıtdışılaşma), sendikasızlaştırma, özelleştirme yoluyla işçi sınıfının kazanımları bir bir geriye gidiyor. Kadın emeği ise -buna çocuk emeğini de eklemek gerekir- özellikle giderek sigortasız, güvencesiz, sendikasız çalışma koşullarına bağlı olarak daha fazla istismara uğruyor. Dolayısıyla, bugün işçi ve emekçi kadınların uğradığı haksızlıkları ortaya çıkarmak çok daha büyük bir önem taşıyor. İşçi ve emekçi kadınların mücadelesini örgütlemek için buna uygun bir mücadele hattı yaratmak gerekiyor…
8 Mart’ın Anlamı ve Önemi
Buradan yola çıkarak, şimdi 8 Mart’ı niçin emekçi kadınların mücadele günü olarak kutladığımızı ele alalım…
8 Mart kutlamalarının ilk ortaya çıkışının doğrudan işçi kadınlarla ilişkili olduğunu tarihsel bir gerçek olarak belirtelim. Bu amaçla önce, tarihsel olarak ortaya çıkışında ve gelişiminde 8 Mart’a nasıl bir içerik yüklendiğini açıklığa kavuşturalım. Ardından, günümüzde de 8 Mart’ı niçin “emekçi kadınların” günü olarak gördüğümüzü ele alalım. Son olarak da, konuya bugün ana damar feminist akımlarla sosyalist akımlar arasında teorik tartışmanın temelini oluşturan ayrım bağlamında gözden geçirelim…
Dünya Kadınlar Günü Tarihçesi
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı…
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya emekci Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi…
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921′de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960′lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır…
Türkiye ve Dünyada Kadınlar Günü
8 Mart Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde, kadınların hak ve eşitlik

isteklerini dile getirdikleri, kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sorunlarına
dikkat çektikleri, biraraya geldikleri bir gündür. Bu tarihin uluslararası
düzeyde kabul gören bir hal alması 1970′lere rastlasa da, bu tarihe
kaynaklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin
gündeme gelişi 1800′lerin ortasına rastlar…

ABD’nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi

kadınlar, 1800lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları,
emeklerinin karşılığında hakkettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele
vermektedirler. Ama, bunca yıllık mücadeleye karşın elde edebildikleri pek
bir hak yoktur. En sonunda, haklarını alabilmek için son çarelerden biri
olan greve baş vururlar ve grev ilan ederler. Patronların buna verdiği cevap

ise hunharca bir saldırı olur. Patronlar ve onlarla iş birliği yapan
“gardiyan”lar işçi kadınları fabrika binasına kilitler. Patronlar, bu yolla
işçi kadınlara destek veren sendika aktivistlerinin grev yapan kadınlarla
dayanışmaya girmelerini önlemek amacını gütmektedir. Patronların korkusu,
işçi kadınların verdikleri kavganın güçlenmesi ve grevin başka fabrikalara
sıçramasıdır…

Fabrika binasında birdenbire beklenmedik bir yangın baş gösterir, kısa bir

süre içinde binanın hemen hemen tümü alevlere teslim olur. İçerde bulunan
kadın işçilerden yalnızca çok azı kaçarak canlarını kurtarabilir. Fabrikanın
çevresinde barikatlar kurmuş olan karşı grevcilerin çemberini yarıp dışarı
çıkabilmeyi ne yazık ki pek az emekçi kadın başarabilir. Fabrikada kapalı
kalan yüzün üzerinde işçi kadın alevler içinde can verir…

Aynı yıl yine tekstil, tütün ve diğer endüstri kollarında kadın işçiler

mücadeleyi devam ettirirler, işlerini bırakarak grev dalgasını sürdürürler…
kadın işçinin ilan ettiği grevde, binlercesi tutuklanır. Buna rağmen, grev

önlenemez. İki ay süren grevin sonunda kadın işçiler kavgasını verdikleri
hakları elde ederler;patronlar kadın işçilerin taleplerini kabul etmek
zorunda kalırlar…
Amerikalı sosyalist kadınların inisiyatifiyle, kadınların seçme/seçilme

hakkı, sosyalizm mücadelesi çerçevesinde “enternasyonal kadın mücadele günü”
fikri doğar. Her şubat ayının sonuncu pazar gününün kadınların seçme/seçilme
hakkı konusunda etkinlikler ve toplantılar düzenlenmesi kararı alınır. 20
Şubat1909 günü Amerika’nın hemen hemen bütün kentlerinde “Kadınlar Günü”
kutlamaları yapılır…

1910 yılında sosyal demokrat partilerin Kopenhag’da düzenlediği ve 17

ülkeden 100′e yakın kadın delegenin katıldığı II. Enternasyonal Kadın
Konferansı’nda Clara Zetkin’ in girişimleriyle “II. Enternasyonal Kadın
Mücadele Günü” resmen kabul edilir. Bu günün anlamı, dünyanın neresinde
olursa olsun kadınlara uygulanan sömürü ve baskıya karşı mücadele
yürütülmesi zorunluluğudur. Kadınların seçme/seçilme hakkını alması,

kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve emperyalist savaşa karşı mücadele
bütün dünya kadınlarının ortak mücadele prensiplerinin başında yer
almaktadır…

19 Mart 1911 günü, milyonlarca kadının katıldığı ilk “Enternasyonal Kadınlar

Günü”Danimarka, Almanya Avusturya, İsviçre ve ABD’de gerçekleştirilir. 1912
yılında, düzenledikleri yürüyüşlerle Fransız, Hollandalı ve İsveçli kadınlar
da katılırlar Kadınlar Günü’ne. Kadınların seçme/seçilme hakkı ve günlük
çalışma süresinin 8 saate indirilmesi, insanca çalışma koşulları ve daha
yüksek ücret talepleriyle başlayan proleter mücadele, kadınların

yürüttükleri mücadelenin temelini oluşturmaktadır…

1914 yılı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kadınlar Günü’ nün büyük

toplantılar ve yürüyüşlerle kutlandığı son yıl olur. Bu yıl da önceki
talepler yinelenir ve “savaşa karşı savaş” sloganıyla, başlayan Birinci
Dünya Savaşı’na karşıt tavır alınır…
Birinci Dünya Savaşı’nın beraberinde getirdiği acılar ve dertler nedeniyle

1917′ye kadar Kadınlar Günü yürüyüşleri ve etkinlikleri birkaç yıl boyunca
yapılamaz. Tâ ki, 8 Mart 1917 günü Petrograd’da greve gitmelerine kadar.
Kadın işçiler, bu grevi Kadınlar Günü’nde başlatarak bu güne özel bir anlam
kazandırırlar. Aynı gün metal işçilerine delegeler göndererek onların da
greve katılmalarını talep ederler. Grev dalgası çok kısa bir süre içinde tüm

kente yayılır; 8 Mart akşamına kadar yaklaşık 120. 000 işçi bu grevde
yerlerini alır. 1921 yılında toplanan II. Enternasyonal Konferansı’nda 8
Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olması kararlaştırılır…

İki dünya savaşı arasındaki zaman diliminde kadınların talepleri ve 8 Mart

Kadınlar Günü’nde yoğunlaştırdıkları mücadelenin içeriğini, serbest ve yasal
kürtaj hakkıyla işçi kadınların hamileliklerinde ve anne olduklarında koruma
altına alınmaları konuları oluşturur. Ayrıca, aynı işe eşit ücret, günlük
çalışma saatlerinin ücretlerde düşme olmadan azaltılması gibi konularda
kadın-erkek eşitliği konusunda getirilen istemlerdir…

8 Mart, bu gelişme içinde Enternasyonal Kadınlar Günü olarak dünya çapında

yayılmıştır. Kadınlar Günü, bugün de, aynı başlangıçta olduğu gibi,
haksızlıklara, savaşa karşı; daha iyi yaşam ve çalışma koşulları, bağımsız
ve sömürünün olmadığı bir düzen ve sınıfların ortadan kalktığı eşit bir
toplum için verilen mücadele olarak algılanmaktadır…
Türkiyede Kutlanan Kadınlar Günü
İlk kez 1921 yılında sosyalist kadınlar tarafından “Emekçi Kadınlar Günü”

olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında İlerici Kadınlar Derneği
(İKD) tarafından daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. “Birleşmiş
Milletler Kadınlar On Yılı” programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında
“Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden
sonra dört yıl anılmadı 8 Mart. 1984′ten itibaren her yıl çeşitli kadın

örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı…

Kadınlar 80′li yıllarda 8 Mart’ı izinli yürüyüş ve şenliklerle

kutlayamamışlarsa da, küçük gruplar mütevazi kutlamalarını sürdürdüler.
1990′lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile
beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu
Clara ZETKIN (EISSNER) | 28.005.07.1857|

19 Şubat 2016 Cuma

Pulitzer Odullu Bulbulu Oldurmek Romaninin Yazari Harper LEE’ yi 89 Yasinda Kaybettik…

Pulitzer Ödüllü Bülbülü Öldürmek Romanının Yazarı Harper LEE yi 89 Yaşında Kaybettik
28.04.1926  Monroeville Alabama A.B.D.  19.02.2016  Monroeville Alabama A.B.D.
Harper LEE
19 Şubat 2016 Cuma

Harper LEE 28.04.1926  Monroeville Alabama A.B.D.  19.02.2016  Monroeville Alabama A.B.D. A.B.D.’ li Yazar

Felsefe|Philosophy Kitap|Books Kitaplık|Library Edebiyat|Literature Roman|Novel Oykü|Stories |

Harper LEE

11.Temmuz.1960

Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird, Harper LEE nin 1960 da yayınlanan Pulitzer ödüllü romanı. Yayınlandığı dönemde büyük bir başarı kazanarak, modern Amerikan Edebiyatı nın klasikleri arasına girdi

Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird ve Tespih Ağacının Gölgesinde kitaplarının yazarı Harper LEE, 89 yaşında hayatını kaybetti

Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird adlı kitabın yazarı Harper LEE, hayatını kaybetti. 2007 yılında felç geçiren Harper LEE 89 yaşındaydı

Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird Roman11.07.1960  Sel Yayıncılık / Roman Dizisi  İstanbul2014  Sa355 s.  Harper LEE
 
Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird  Harper LEE —Roman11.Temmuz.1960  Sel Yayıncılık / Roman Dizisi  İstanbul2014  Sa355 s.

Ödüller: Pulitzer Kurgu Ödülü
Adaylıklar: Roman Dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü

…1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird, Amerika'nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch'in gözünden anlatıyor…

Harper LEE, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir zenci nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, "insani vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman

İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır

Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird  Harper LEE Roman11.Temmuz.1960  Sel Yayıncılık / Roman Dizisi  İstanbul2014  Sa355 s.

 

Tespih Ağacının Gölgesinde & Go Set a Watchman  Harper LEE —Roman14.Haziran.2015  Sel Yayıncılık / Çağdaş Dünya Edebiyatı Dizisi  İstanbul2015  Sa355 s.

Tespih Ağacının Gölgesinde & Go Set a Watchman”, Harper LEE nin 14 Haziran 2015 ye yayınlanan romanı. Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird kitabından 55 yıl sonra yayınlandı. Yazarın ikinci ve son kitabıdır. Kitap kapağı Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird kitabı kapağını anımsatır

 Harper LEE den 55 yıl sonra unutulmaz bir roman daha

Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olan, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek & To Kill a Mockingbird in unutulmaz karakteri JeanLouise Scout Finch, 20 yıl sonra New York tan çocukluğunun geçtiği kasabaya, babası Atticus Finch in yanına, eve dönüyor. Çocukluğunda eşitlik, doğruluk ve adalet kavramlarıyla kişiliğinin yapı taşlarını oluşturan babası Atticus Finch un hayal kırıklığı yaratan değişimi, artık 26 yaşında genç bir kadın olan Scout u derinden etkiliyor

 Harper LEE nin bilge kaleminden çıkan ve daha yayınlanmadan son yılların en büyük edebiyat olayı haline gelen Tespih Ağacının Gölgesinde & Go Set a Watchman”, bir tarihsel dönemi güçlü ve gerçekçi çağrışımlarla aktarmakla birlikte, güncelliğiyle de bir eserin kendi devrini aşabileceğinin en nadide kanıtlarından biri
|Harper LEE|
, |28.04.1926  Monroeville Alabama A.B.D.  19.02.2016  Monroeville Alabama A.B.D.|
|A.B.D.’ li Yazar|