| Genel Kültür|General Culture | , | Kültür Sanat|Cultural Arts | , | Bilgi|Info | , | Etkinlikler|

Hürriyet

21 Temmuz 2015 Salı

Büyük İnsanlık — 07.Ekim.1958 — Taşkent — Nazım Hikmet RAN…

Saman Sarısı  1  Nazım Hikmet RAN 1961Kaynak:  Nazım Hikmet Bütün Siirleri Yapı Kredi Yayınları
Saman Sarısı  Vera TULYAKOVA Için Yazilmis  Nazım Hikmet RAN
 
Büyük İnsanlık  07.Ekim.1958  Taşkent  Nazım Hikmet RAN

Büyük İnsanlık gemide güverte yolcusu
                                        tirende üçüncü mevki
                                        şosede yayan
                                        Büyük İnsanlık

Büyük İnsanlık sekizinde işe gider
                                        yirmisinde evlenir
                                        kırkında ölür
                                        Büyük İnsanlık

Ekmek Büyük İnsanlıktan Başka Herkese Yeter
                                        pirinç de öyle öyle
                                        şeker de öyle
                                        kumaş da öyle
                                        kitap da öyle
Büyük İnsanlıktan Başka Herkese Yeter

Büyük İnsanlığın toprağında gölge yok
                                        sokağında fener
                                        penceresinde cam
                  ama umudu var Büyük İnsanlığın
                                        umutsuz yaşanmıyor

Büyük İnsanlık  07.Ekim.1958  Taşkent  Nazım Hikmet RAN
Büyük İnsanlık  Nazım Hikmet RAN 07.Ekim.1958TaşkentKaynak: Nazım Hikmet Bütün Siirleri Yapı Kredi Yayınları

|Nazım Hikmet RAN|
|17.01.1902SelanikOsmanlı İmparatorluğu  03.06.1963MoskovaSSCB|
|TürkSair OyunYazarıRomancıAYazarıRomantikKomünist ve RomantikDevrimci|

Bulutlar Adam Öldürmesin — 06.Şubat.1955 — Nazım Hikmet RAN

Bulutlar Adam Öldürmesin  06.Şubat.1955  Nazım Hikmet RAN …

Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler,
         Bulutlar Adam Öldürmesin.

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler,
         Bulutlar Adam Öldürmesin.

Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler,
         Bulutlar Adam Öldürmesin.

İhtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
         Bulutlar Adam Öldürmesin

Bulutlar Adam Öldürmesin  06.Şubat.1955  Nazım Hikmet RAN …
Bulutlar Adam Öldürmesin  Nazım Hikmet RAN 06.Şubat.1958Kaynak: Nazım Hikmet Bütün Siirleri Yapı Kredi Yayınları

|Nazım Hikmet RAN|
|17.01.1902SelanikOsmanlı İmparatorluğu  03.06.1963MoskovaSSCB|
|TürkSair OyunYazarıRomancıAYazarıRomantikKomünist ve RomantikDevrimci|

14 Temmuz 2015 Salı

Uç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandim — Ilhan BERK…

Suydum Ben Geçiyordum  İlhan BERK

Bir yaprak sadece bir yaprak değildir
Her şeyin kendine gidilsin
Diyordun kuşları, en çok onları anlat
Geceyi sonra da, en çok da onu
Yaşam ki deli saraylıdır
İnsanı kendine bırakmalı
Zamanı kıyıya çek bak
Görünen bilinene sığmaz
Yolu soruyordum rüzgâra
Ben durdum, yol yürüyordu
Suydum Ben Geçiyordum
Geniş zamanlı tümceler kuruyordum

Suydum Ben Geçiyordum  İlhan BERK
 Suydum Ben Geçiyordum  İlhan BERK  Kaynak: Akşama Doğru 1999 Yapı Kredi Yayınları  Toplu ŞiirlerIII  Yapı Kredi Yayınları

|İlhan BERK|
|18.11.1918SehzadelerManisaOsmanlı Devleti  28.08. 2008BodrumTürkiye|
|Türk Şair  Fransızca Ogretmeni|

Masa da Masaymis Ha — Edip CANSEVER…

Masa da Masaymış Ha  Edip CANSEVER

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi 
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da Masaymış
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu

Masa da Masaymış Ha  Edip CANSEVER

Masa da Masaymış Ha  Edip CANSEVER  Kaynak: Dirlik Düzenlik1990Adam Yayınları  Toplu ŞiirlerI  Adam Yayınları

| Edip CANSEVER |
|08.08.1928Istanbul  28.05. 1986Istanbul|
|Türk Şair|

12 Temmuz 2015 Pazar

Güzel Sanatlar Fakülteleri Egitimi Icin Hangi Fakülte/Bölümü Seçmeli?…


| GÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ EĞİTİMİ İÇİN HANGİ FAKÜLTE/BÖLÜMÜ SEÇMELİ?|

 
SİNEMA EĞİTİMİ İÇİN HANGİ FAKÜLTE/BÖLÜMÜ SEÇMELİYİM ACABA?
Bugünlerde medyada üniversitelerin reklamları gırla gidiyor. Ve bugünlerde yakın ve uzak çevreden bana, Ben, (veya kızım/oğlum) sinema okumak istiyor/um, hangi okulu ve bölümü tavsiye edersin? ” diye sorular geliyor. Çok sorunlu bir soru bu… O yüzden bu yazıyı yazarak toplu cevaplamaya karar verdim…

Ülkemizde çatısı altında sinema eğitimi veren(!) üç tür fakülte vardır? Fakülte diyorum, sakın alt bölümlerin isimlerine bakıp aldanmayın!.. Fakültelerin devlet veya özel/vakıf üniversitesi altında olması da pek fark etmiyor. Çünkü hepsinin ders programı birbirine yakındır ve YÖK’ün denetimi altındadır. Bu fakülteler; …
 
1.GÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ
Adında geçen sanatlar sözcüğünden de anlaşıldığı üzere bu fakülteler sanatçı adayı yetiştirmek amacıyla kurulmuşlardır. Bu fakültelerin altında mimarlık, resim, heykel, vb. klasik ve sinema, fotoğraf vb. çağdaş sanatların eğitimi yapılır. Sinema eğitimi de bu fakülteler altında, Sinema-Tv Ana Sanat DalıSinema-TV Bölümü … vb adlar altında yapılır. Yani bu bölümlerden birini seçen aday doğru seçim yapmış sayılır. Fakat bölümün eğitim programının doğru yapılmış olması veya eğitim kadrosunun yeterli veya yetersiz olması ayrı bir mesele tabii ! …

Çoğu bölümler Sinema-TV Bölümü adını taşısa da, bu bölümlerde televizyon (kitle iletişimi) üstüne pek eğitim verilmez. Bu çok da yanlış değildir. (Bazı akademisyenler TV nun bir sanat olduğunu söyleyip saçmalasalar da, herkes biliyor ki TV bir kitle iletişim aracıdır. Bu başlığı Sinema ve TV diye ikiye ayırmak eskiden beri tartışılsa da, bunu YÖK’e anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğu için, çoğunluk bu girişimlerden yılmıştır. Veya artık kimsenin aklına da gelmemektedir!..) Son yıllarda deveyi hendekten atlatan bazı (vakıf üniversitesi) fakülteler olsa da, bu bölümlere daha çok öğrenci almak içindir…
2.İLETİŞİM (BİLİMLERİ) FAKÜLTELERİ
Yukarıdaki başlıkta yazıldığı gibi, bu fakültelerin resmi adları üç sözcükten oluşsa da herkes alışkanlıkla kısaca İletişim Fakültesi der. Ve bu günlerde, bilerek veya bilmeyerek(!), bazı özel/vakıf üniversitelerin verdiği ilanlarda şu tür Xxxxx Üniversitesi, SinemaTV Bölümü başlıklara rastlanacaktır. Oysa tam başlığın Xxxxx Üniversitesi, İletişim Bilimler Fakültesi, RadyoTelevizyonSinema (RTS)” olması gerekir…
 
Üst paragraftaki açıklamayı neden yaptım? Çünkü bu fakülteler, adları üstünde kitle iletişim medium’ ları hakkında eğitim verirler. Sonuçta sinema da bir iletişim medium’udur. Dolayısıyla bu fakültelerin eğitim programları, sinema sanatını üretecek sinemacı/sanatçı adayı yetiştirmekten çok, bir kitle iletişim medium’u olarak sinema sanatını bilimsel/ideolojik olarak irdelemek üstünedir. Kısacası, bu fakültelerin ilgili bölümlerinin eğitim programları daha çok televizyon (ve hatta radyo!) üstünedir…
Yani güzel sanatlar ve iletişim fakülteleri altındaki bölümlerin bölüm adları birbirine yakın olsa da her iki bölümün eğitimleri farklı hedeflere yöneliktir. Adlarına aldanmamak ve doğru seçim yapmak gerekir. Hatırlıyorum… Zamanında bir iletişim fakültesi 3. sınıf öğrencisinin, güzel sanatlar fakültesi altındaki SinemaTv bölümünün ders programına bakıp, İyi de bu dersler niye bizde yok ki?  dediğini… Sanırım o arkadaş hala hangi fakültenin altında okuduğunun farkında değildi?! …
 
Doğru veya yanlış, 5-10 yıldır sinema eğitimi almak biraz da moda olduğu için, RTS bölümlerinin eğitimleri sinema eğitimine doğru kaymış durumdadır! (YÖK bunu bilse ceza bile verir!) …
 
3.SANAT VE TASARIM FAKÜLTELERİ
Ülkemizde, mazisi 20 yıl kadar geçmişi olan bu fakülteler iletişim, güzel sanatlar ve uygulamalı sanatlar (grafik, tekstil, endüstri tasarımı, vb.) fakülteleri veya bölümlerin karma bir eğitimini verirler. Fakültelerin altındaki alt bölümlerden Sanat Tasarımı bölümleri daha çok güzel sanatlara, İletişim Sanatları bölümleri de iletişim ve uygulamalı sanatlara yakındır…
Bu fakülteler bu karma yapısıyla, YÖK’ ün ders programı dayatmalarından da kısmen uzak ders programı yapabilmekte, hatta gerekli duydukları yeni dersler koyabilmektedirler. Bu ders seçme bolluğu, ilgili bölüm yöneticilerin doğru bir program yapmasına elverişli olsa da bu şimdiye kadar çok az bölümde yapılmıştır. Yeni açılan bölümlerin yöneticileri de benzer bir bölümün ders programını artık kes-yapıştır yapma yolunu seçmektedirler…
Yukarıda, kabaca yazdıklarıma bakarak, doğru fakülte Güzel Sanatlar gibi dursa da, bu pek de doğru değil… Asıl ölçü, doğru yapılmış bir eğitim programı ve doğru seçilmiş bir eğitim kadrosudur. Fakat bu da dekan, bölüm başkanı, akademik kurul ve muhasebenin karanlık labirentinden geçecek bir mucize gibidir…

Bir fakülte veya bölüm kurulurken, ders programları ve kadro, kurucu dekan veya bölüm başkanları tarafından yapılır ve seçilir…

Ders programından başlayalım… Farz edelim ki bir lisans bölümü içinde, 4 yıl içinde 3040 ders veriliyor. Ama bu dersler YÖK’ün kabul edebileceği 100120 ders başlığı içinden seçilecek… Hangileri seçilecek? … Ve o dersleri kim verecek? …

Hatırlıyorum… Zamanında, bir iletişim fakültesi dekanı benim bir başka fakültede verdiğim, Kısa Film, Uzun Film, Dizi Film, Uyarlama ve SitCom Senaryosu ders başlıklarına şaşıp, “Bu çok iyi bir program yahu, bize de aynısını koyalım” demişti! Ben de dekanın o fakülteyi nasıl yönettiğine şaşmıştım!.. O derslerin hiçbirini koyamadı tabi ! …

Farz edelim ki kuruluş sırasında 3510 kişilik bir kadro kuruldu. Bu kadro yapılan ders programı için doğru mu? Yoksa bunların bir kısmı, karar vericilerin sınıf arkadaşı, arkadaşı, torpilli vs. kişiler mi? Bilindiği gibi, alınan kadroların atanması veya işten atılması vs. zaman veya maddi açıdan tazminat vb. sorunlar yüzünden pahalı olduğu için, başlangıçtaki yanlış kadro seçiminin etkileri hep sürecektir…
 
Kısacası ve yine de… Hangi tür fakülte altında olursa olsun, sinemanın 35 temel öğesi için, 4 yıl, doğru dersleri seçen ve o dersler için doğru bir eğitmen kadrosu seçen bir bölüm nerede (fakülte veya şehir!) olursa olsun, diğerlerinden çok daha iyi olabilir. Kolay gibi dursa da, bu 35 öğeyi çakıştırmak hiç de kolay değildir. Çünkü ayaklardan birinin eksikliği bütünü hep bozacaktır…

1520 yıl önce sektör çalışanları bir hevesle gidip ilgili bölümlerde ders verdiler. Fakat gerek YÖK ve ilgili üniversitelerin toleranssız tutumları, gerekse gelenlerin sıkılması yüzünden bu enerji oldukça düştü…
 
…Özel/vakıf üniversiteleri ilgili bölümleri için sektörden çağırdığı, tanınmış isimlerle vitrin yapmaya da pek meraklıdır. Fakat sanatçı olmak ayrı bir şey, eğitmen olmak ayrı bir şeydir. Üstelik SinemaTV sektörleri hızla değişen sektörlerdir. Ünlü veya sektörden emekli birileri ders vermeye pek hevesli olsa da, o ders üretim veya sektörel ihtiyaçlardan çok anıların anlatıldığı bir ders durumuna da düşebilir…

…Bu arada, reklam yaparken para harcamaktan sakınmayan, ama hayatında senaryo yazmamış veya film çekmemiş bir öğretim üyesine de ilgili dersleri verdirerek, işi ucuza getirmeye çalışan ve öğrencileri çıldırtan çok bölüm olduğunu söylemek gerek…

Sanırım bu kadar yeter…

Ve sonuç olarak.. Okullar size sinematoğrafinin en temel öğelerini öğretip, bazı pratikler kazandırabilir. Ama hiçbir eğitim kurumu sizi sanatçı yapamaz. Çünkü sanatçı OLUNUR
 
|Hüseyin KUZU|
 |Senarist| 
|08 Temmuz 2015 Çarşamba  22.19|
|http://huseyinkuzu.blogspot.com.tr/
 Hüseyin KUZU KİMDİR? …
1955 yılında Balıkesir/Türkiye de doğdu. Önce İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu Tekstil Dizaynı Bölümün, sonra aynı akademinin Sinema-TV Enstitüsü’nü bitirdi. Senarist olarak Şerif GOREN, Erden KIRAL gibi Türk Sineması’nın tanınmış yönetmenleriyle çalıştı. “Beyoğlu’nun Arka Yakası”, “Katırcılar”, “On Kadın”, “Yüreğinde Sevgiye Yer Aç”, “Polizei” gibi sinema filmlerinin, “Babaevi” gibi uzun erimli TV dizileri ve filmlerinin Senaryo Yazımı veya Editörlüğünde çalıştı. Film Market ve Aylık Antrakt Sinema Dergisi’ni yönetti. Birçok dergi ve gazetede yazdı, sayısız seminer ve panele katıldı. İstanbul, Diyarbakır, Antalya, Kars, Mardin ve Hopa kentlerinde birçok film ve senaryo atölyesi yönetti. Sinema kurumlarında yöneticilik yaptı. Geçmiş yıllarda İstanbul, Antalya, Adana ve İzmir gibi ulusal film festivallerimizde veya uzun ve kısa film ve senaryo yarışmalarında jüri üyeliklerinde bulundu.  1997 yılında Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde FİBRESCİ üyesi olarak Türkiye’yi temsil etti. Halen sinema filmi ve TV dizisi senaryoları yazıyor ve genç yönetmenlerin filmlerinde danışmanlık yapıyor…
 
|Hüseyin KUZU|
|Türk Senarist|
|00.00.1955  BalıkesirTürkiye|